Ortopedi kas ve iskelet sistemi hastalıklarını inceleyen tıp dalıdır. Başlıca ilgi alanları şunlardır:
- Diz cerrahisi
- Ayak ve ayak bileği cerrahisi
- Kalça cerrahisi
- Omuz cerrahisi
- El ve el bileği cerrahisi
- Protez Uygulamaları
- Onkolojik Ortopedi
Diz Cerrahisi
Diz en çok sorun yaşadığımız eklemdir. Bunun nedenleri de diğer eklemlere göre daha fazla yüke maruz kalması, vücudumuzun en uzun iki kemiğinin eklem yapması ve sağlamlığının sadece yumuşak dokularla sağlanması olarak açıklanabilir.
Diz Cerrahisinin İlgi Alanları
- Diz çevresi spor yaralanmaları
- Diz çevresi kırıkları
- Diz bağ cerrahileri
- Diz kıkırdak ameliyatları ve nakilleri
- Menüsküs cerrahisi
- Diz yüzey kaplama protezleri, kısmi protezler ve total protezler
- Dizilim bozuklukları düzeltici ameliyatları
Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi
Her bir ayağımızda 30 eklem bulunur ve yürürken vücut ağırlığımızın yaklaşık olarak 2-3 katı, koşarken 7 katı ayaklarımıza biner. Bu kemiklerin birbirleriyle olan ilişkisi, hiçbir dış müdahale olmasa bile zaman içerisinde bozulur.
Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisinin İlgi Alanları:
- Ayak ve ayak bileği deformiteleri
- Başparmak ve parmak problemleri
- Kemik çıkıntıları
- Kemik kistleri
- Spor yaralanmaları
- Travmatoloji (topuk kırıkları, ayak kırıkları, ayak bileği kırıkları)
- İlizarov cerrahisi (kemik uzatma, kaynatma, deformite düzeltimi)
Kalça Cerrahisi
Kalça eklemi ve bu eklemin yer aldığı leğen kemiği sağlıklı olarak ayakta durma, yürüme, koşma eylemlerinde etkili rol oynar. Kalça ekleminin doğuştan sağlıksız gelişimi ya da sonradan meydana gelen kırık ve çıkıklar, enfeksiyon, kemik erimesi, tümörler varlığında uyluk iç yüzüne yayılan kasıkta ağrı, şişlik, aksayarak yürüme ve eklem hareket kısıtlılığı hastaların sıklıkla karşılaştıkları sorunlardır. Duruş bozukluğu, aksayarak yürüme, bacak uzunluk eşitsizlikleri, eklem hareket kısıtlılığı, uyluk çevresinde ağrı ve hassasiyet, şişlikler incelenmesi gereken durumlardır.
Kalça Cerrahisi İlgi Alanları:
- Kalça Çıkıklar ( Erişkin ve çocuk)
- Kalça Eklemi Kıkırdak Sorunları
- Kemik ve Eklem Enfeksiyonları
- Kırık ve Çıkıklar
- Tümörler
- Sporcu Yaralanmaları
Omuz Cerrahisi
Ortopedinin en detaylı alanlarından biri olan omuz, özellikle sporcularda ve ileri yaş grubunda önemli problemlerin kaynağı olabiliyor. Omuz bölgesi, 3 temel kemikten oluşur. Bağlar, kaslar ve tendonlar kemiklerin birbirlerine bağlanmasını ve hareketliliğini sağlar. Tekrarlayıcı zorlamalı aktiviteler, kazalar, teknik hatalar içeren sportif girişimler eklemi oluşturan bu yapılarda aşınma süreçlerini başlatır. Aşınma, erken dönemde ağrı, aktivite kısıtlılığı, uzun dönemde kireçlenme ile sonuçlanabilir.
Omuz Cerrahisi İlgi Alanları:
- Omuz Çıkığı
- Omuz Çevresi Kırıkları
- Omuz Eklemi Kireçlenmesi
- Rotator Manşet Yırtıkları-Sıkışma Sendromu
- Eklem Çıkıkları
- Eklem Dejenerasyonu
- Tendon Problemleri
- Frozen Shoulder (Donuk Omuz)
- Kalsifiye Tendinit
El ve El Bileği Cerrahisi
Parmak ucundan başlayıp omuza kadar olan bölgedeki kas, tendon, sinir, damar, eklem ve kemik ile ilgili her türlü hastalıklar ve sorunlar el cerrahisinin temel konularını oluşturur.
El ve El Bileği Cerrahisi İlgi Alanları:
- Eldeki kırık ve çıkıklar
- Kas ve tendon kopmaları
- Uzvun çok ağır yaralanması ya da kopması
- Doğuştan olan her türlü eksiklikler, bozukluklar, yapışıklıklar
- Kesilen Sinire Bağlı Gelişmiş Felçler veya Dolaşım Bozukluğuna Bağlı Oluşmuş Fonksiyon Kayıpları
Omurga Cerrahisi
Omurganda doğuştan veya sonradan oluşmuş eğrilikleri, omurganın yaşlanması ile ortaya çıkan dejeneratif sorunları, kemik erimesine bağlı kamburlukları ve kırıkları, kazalara bağlı omurga yaralanmalarını, omurga enfeksiyonlarını ve omurga tümörlerini inceler.
Skolyoz
Skolyoz omurganın sağa ya da sola eğriliğine verilen genel isimdir. Skolyoz erken dönemde genellikle belirti vermez, ilerledikçe aşağıdaki belirtiler oluşur:
- Bir omuzun diğerinden daha yüksekte olması en sık rastlanan belirtilerden biridir. Bir kürek kemiği diğerine göre daha yüksekte ya da daha belirgin olabilir.
- Kollar yanlara sarkıtıldığında, bir tarafta kolla gövde arasında daha fazla boşluk olması da belirtilerden biridir.
- Bir kalça diğerine göre daha yüksek ya da daha belirgin görünebilir.
- Hastaya arkadan bakıldığında ve omurgası yere paralel hale gelene kadar öne eğilmesi istendiğinde, sırtının bir tarafı diğerine göre daha yüksek görünebiliyor, hörgüç varmış gibi bir görüntü oluşur.
Skolyozun genetik kaynaklı olabileceğini gösteren bazı kanıtlar bulunmakla beraber yapılan tüm çalışmalara rağmen skolyoza neyin neden olduğu tam olarak bilinmemektedir.
Skolyoz, yetişme çağındaki çocukların geleceğini tehdit eden bir hastalıktır. Hastalık erken belirlendiğinde tedavisinde yüzde yüksek oranda bir başarı elde edilebilmektedir. Ancak zamanında teşhis edilemeyen omurga eğrilikleri ilerlemişse, çocukların normal gelişimi engellemektedir. Erişkinlik döneminde; bel ve sırt ağrıları, kalp ve akciğer fonksiyon bozuklukları görülmektedir.
Skolyozda tedavi, skolyozun tipine ve büyüklüğüne göre değişiklik gösterebilmekle beraber en sık uygulanan tedavi seçenekleri şunlardır:
- Gözlem: 20 derecenin altında ve iskelet gelişimi tamamlanmaya yakın hastalarda sadece gözlem ve belirli aralıklarla kontrol yeterlidir. Gözlem hasta iskelet sistemi gelişimini tamamlayıncaya kadar sürer.
- Korse Tedavisi: Korsenin amacı eğimin artışının engellenmeye çalışılmasıdır. Korse özellikle eğimin 25 derecenin üstünde olduğu ve büyümenin devam ettiği çocuklarda etkilidir.
- Cerrahi Tedavi: Eğim 50 derece üzerinde ve çocuk hala büyüyorsa cerrahi kaçınılmazdır. 50 derece üzeri eğrilikler büyüme sona erdikten sonra da artmaya devam eder.
Ortopedik Onkoloji
Ortopedik Onkoloji, kas ve iskelet sisteminde gelişen, kemik ve yumuşak doku tümörleri ile kemiğe diğer organlardan yayılmış ( metastaz) tümöral kitlelerin tanı ve cerrahi tedavisi yapan branştır.
Kemik Tümörleri
Kemik tümöründe büyüyen tümör zamanla sağlıklı dokulara yayılarak sağlıklı dokuların anormal dokularla yer değiştirmesine neden olur ve kemiği zayıflatarak kırıklara yol açar. Çoğu kemik tümöründe sebep bilinmez. Eğer gerekli önlem alınmazsa geliştikleri organ sistemi içerisinde işlevsel olarak yetmezliğe ve hatta ölüme sebep olabilir.
Çoğu kemik tümörü iyi huyludur ve İyi huylu tümörler yaşamı tehdit etmezler. Kötü huylu olanlarda hücreler vücuda dağılarak metastaz oluşturabilirler. Kemikte başlayan kanserle (birincil) vücudun diğer yerinden başlayıp kemiğe yerleşen (ikincil) kanser birbirinden farklıdır.
Kötü huylu (malign) seyreden tümörler şunlardır:
- Metastatik Kemik Tümörleri: Kemiğe başka organlardan sıçrayan kötü huylu tümörlerdir.
- Multipl Miyelom: Multipl Miyelom en sık görülen birincil kemik kanseridir. Kemik iliğinin kötü huylu tümörüdür. Herhangi bir kemiği etkileyebilir ve 50-70 yaş arası hastalarda görülür.
- Osteosarkom: Osteosarkom ikinci en sık görülen kemik kanseridir. Sıklıkla ergenlik çağında ve diz bölgesinde ortaya çıkar.
- Ewing sarkomu: Ewing sarkomu sıklıkla 5-20 yaş arası görülür; geniş yumuşak bir doku kitlesi ile birlikte kemik harabiyeti oluşturur.
- Kondrosarkom: Kondrosarkom sıklıkla 40-70 yaş arasında kalça bölgesi, pelvis ve omuzda kitle ile ortaya çıkan bir kemik tümörü çeşididir.
Tümörlü çoğu hastada sürekli bir ağrı ile belirti verir. Patolojik kırıklar oluşabilir ve bu da ağrıyı arttırır. Bazı tümörler ateş ve gece terlemesine sebep olur. Bazen de ağrısız kitle ile karşımıza çıkarlar.
İyi huylu kemik tümörlerinin tedavisi tümörün tipine ve hastanın yaşına göre değişiklik göstermekle beraber çoğu vakada gözlem yeterlidir. Bazılarında tıbbi tedavi ağrıyı geçirir. Bazıları da zamanla kendiliğinden kaybolur (özellikle çocuklarda). Bazı durumlarda doktor tümörün çıkartılmasını önerir; bu da olası patolojik kırıkları önler. Fakat bazı tümör tiplerinde kitle çıkartılsa bile tekrar oluşabilir. İyi huylu tümörlerin bir kısmı da zaman için kötü huylu tümöre dönüşebilir.
Kötü huylu kemik kanserlerinin tedavisinde belirleyici olan tümörün tipi ve evresidir. Cerrahi tedavi sadece tümörün alınması şeklinde olabileceği gibi, tümör dokusunun etrafındaki sağlam doku ile birlikte çıkarılması şeklinde de olabilir. Tedavide diğer tedavi yöntemleri ile beraber ışın tedavisi ve Kemoterapi de uygulanabilir.
Yumuşak Doku Tümörleri
Yumuşak doku değişik anatomik yapıları kuşatan ,destek olan iskelet dışı dokuya verilen isimdir. Yumuşak doku vücut ağırlığının yaklaşık %50 sini oluşturur.
Sıklıkla belirti vermezler. Ancak iştahsızlık, ateş ve kilo kaybı görülebilen belirtiler arasındadır.
Tedavide radyoterapi ve kemoterapi kullanılsa da kesin çözüm cerrahi müdahale ile alınabilir.
Ortopedide Kullanılan Tanı Yöntemleri:
Ortopedi’ de kullanılan temel tanı yöntemleri şunlardır:
- Röntgen
- Ultrasonografi
- BT ( Bilgisayarlı Tomografi)
- MR Görüntülemesi
- Kemik sintigrafisi
- Anjşyografi
- Biyopsi
Röntgen
Röntgen, vücudunuzdaki yapıların, özellikle de kemiklerin görüntülenmesini sağlayan hızlı, acısız bir yöntemdir. Röntgen ışınları vücudunuzdan geçebilir. Ancak, içinden geçtikleri materyalin yoğunluğuna bağlı olarak emilirler. Kemik ve metal gibi yoğun materyaller, röntgen filmlerinde beyaz görünür. Ciğerlerdeki hava siyah görünür. Yağ ve kas gri tonlarında görünür.
Ultrasonografi
Ultrasonda vücudun iç organlarını görmek için ses dalgaları kullanılır. Kullanılan ses dalgaları İnsan kulağının duyamayacağı derecede yüksek frekanslardadır. Her doku gönderilen sesi farklı miktarda yansıtacağı için algılanan görüntüde farklı olur. Böylece doku ve organlar ultrason cihazının ekranında görülmüş olur. Bu yöntem ile kist, tümör gibi dokular farklı görüntü tespit edilebilir.
Doppler ultrasonografi ise bir damar içindeki kan akımı miktarı ve bu akımı bozan hastalıklar teşhis edilir. Yine ses dalgaları göndererek uygulanır, ancak kan hareketli bir yapı olduğu için ses frekanslarında değişimler olur ve bu şekilde kan akımı hakkında bilgi sahibi olunur.
BT (Bilgisayarlı Tomografi)
X ışınları kullanılarak vücuttaki doku ve organların kesitsel görüntüsünü veren özel bir görüntüleme yöntemidir. Sıradan radyografilerle göre BT ile kafa yaralanmaları, beyin tümörleri ve diğer beyin hastalıkları hakkında daha ayrıntılı bilgi edinilir. BT ile kemik, yumuşak dokular ve kan damarları da görüntülenebilir.
MR Görüntülemesi
MR yani Manyetik Rezonans Görüntüleme, ağrısız ve x-ışını gibi zararlı olabilecek ışınlar kullanmayan yani radyasyon içermeyen bir tanı tekniğidir. Özellikle yumuşak dokuların görüntülenmesinde başarılı sonuçlar veren MR’ da güçlü bir manyetik alanda radyofrekans dalgaları aracığıyla görüntü oluşturulur. Yumuşak dokulardaki başarısı nedeniyle diğer tanı yöntemlerinde tespit edilemeyen kanserli alanlar tespit edilebilir.
Kemik Sintigrafisi
Tüm vücudun bir kerede incelenmesine izin verir. Bir tümörün vücutta başka kemiklere atlayıp atlamadığı araştırılırken tercih edilir. İncelemenin ilk aşamasında vücuda damar içi enjeksiyonla radyoaktif madde verilir. Daha sonra belli aralıklarla radyoaktif maddenin iskeletin hangi bölgesinde daha fazla yoğunlaştığı araştırılır. Kemikte tespit edilecek bir inflamasyon tümör ile ilişkili olabileceği gibi travma, infeksiyon gibi başka nedenlere de bağlı olabilir.
Anjiografi
Vücudun belirli bölgelerinde atardamarların görüntülenmesinde kullanılan ve tümörün damarlanma özelliklerini göstermek için kullanılabilecek en iyi yöntemdir. Genellikle ameliyat öncesinde planlama yaparken ihtiyaç duyulur.
Biyopsi
Biyopsi herhangi bir vücut dokusundan küçük bir parça alınarak incelenmesi işlemidir. Alınan doku daha sonra mikroskop altında incelenir. Biyopsi materyali incelemeye tabii tutulmadan önce bir takim mikrobiyoloji ve moleküler biyoloji incelemelere de ayrıca izin verecek şekilde belli işlem ve boyamalardan geçirilebilir. Biyopsiler genellikle bir hastalık şüphesinde yapılırlar. Örneğin bir hastada anlaşılamayan bir şişlik, kitle durumu varsa, veya bir tümörden şüpheleniliyorsa yapılacak en iyi tanı yöntemi kitleden örnek alınması ve incelenmesi tanı konulmasıdır.
Ortopedide Kullanılan Tedavi Yöntemleri
Ortopedi’ de kullanılan temel tedavi yöntemleri şunlardır:
- Artroskopi
- Protez uygulamaları
- Kemik uzatma ameliyatları
Artroskopi
Eklemin su ile şişirilmesini takiben ortalama 4 mm. kalınlığında cihazların cilt yoluyla ekleme yerleştirilmeleri şeklinde yapılır. Enfeksiyon riskini, ameliyat sonrası ağrı miktarını ve kötü kozmetik görünümü azaltması bakımından açık cerrahiye göre avantajlı bir yöntemdir.
Protez Uygulamaları
Eklemlerin yapay parçalarla değiştirilmesi esasına dayanır. Çeşitli nedenlerle eklemlerde oluşan kıkırdak harabiyeti ve şekil bozukluğu, ağrı, hareket kısıtlanması ve sakatlığa neden olur. Bu nedenle eklemin yüzeylerinin değiştirilmesi ve rehabilitasyonu gereklidir.
Total eklem değiştirme cerrahi bir işlemdir. Eklemlerde kullanılan suni materyaller, eklemlerin tipine, şekline, hareketine ve büyüklüğüne göre değişik şekillerde hazırlanmıştır. Özel ölçülendirme sistemleri ve özel röntgenlerle hangisinin kullanılabileceği ortopedist tarafından kararlaştırılır.
Suni eklem protezlerinde metal ve plastik parçalar kullanılmaktadır.
Bu materyaller akrilik (kemik çimentosu) ile kemiğe tespit edilmektedir. Bazı protezler ise kemiğe dönük yüzlerinde sağlanan özel yapılar (vidalar vb.) vasıtasıyla kemiğe sabitlenmektedir.
Cerrahi işlemi takiben hastanın iyileşme süresi hastadan hastaya ve eklemine göre değişmektedir.
Yaşlı hastalarda yapıldığında yaşam süresince protezlerin kullanımı devam etmekte ikinci bir operasyon gerekmemektedir. Eğer bu operasyon genç hastalarda yapılmak zorunda kalınırsa 2. ve bazen 3. değiştirme işlemleri gerekebilir.
Kemik Uzatma Ameliyatları
Özellikle kemik uzatma ameliyatları günümüzde felç, kırık, iltahap, bazı kemik hastalıklarında oluşan bacak ve kol kısalıklarında bir çözüm olanağı getirmiştir.
Estetik amaçlı bacak ve kol uzatmaları akondroplazi denilen cücelik tipinde yapılabilir. Burada gövde normal boyda kol ve bacaklar kısadır. Bu vakalarda erken başlanması koşuluyla 20-25 cm ye kadar bacak, 10-12 cm ye kadar kol uzatılması mümkündür.
Doğru seçilmiş ve iyi takip edilen vakalarda %90 a varan tatminkar sonuçlar alınmaktadır.